26 Ocak 2012 Perşembe

gece saçlı

yolumuz ayrı biliyorum
yarattığın bir hayal
bir hayalle nasıl baş edilir ki

rakı bardağında balık
çok güzel bir kaç göz yaşı eşliğinde düşünmek
ikinci dublede etrafta dolanan 
eskiz kağıdına çizilmiş silik portreler

acı bir gülümseme oturur dudakların kenarına
gözlerden akan yaşlar kendi başına
dudağa oturan acı gülümseme kendi başına
eller havada döner müziğin ritmine uymadan

yangın çıktı bende
darmadağın bir iskelet
kapanan bir zarf
adressiz postalanır
hiçbir zaman gitmeyecek yerine
tedavülden kalkmış dört pul sarı zarfın üstünde
kurşun kalemle yazılmış
dökülen yaşlarla yıpranan saman kağıdı
zamansızlığa gönderilen bir mektup

kaldırım taşlarını sayıyor gökyüzünün siyahlığına aldırmadan
çizgilere basmadan yürümekle meşgul etme çabasında
kimsesiz bir yarıştı içinde bulunduğu

güneş yakmıyordu artık buzun dondurmadığı  gibi
hissizlik nasıl bir boşluk
herhangi bir dile tercümesi yapılabilir mi
anlatılabilir mi bilinen dillerde

nerede olduğunu biliyorum
gittiğin her yolun nereye çıkacağını 
hangi köşede beklesem
gece saçlı...

Hiç yorum yok: