30 Nisan 2011 Cumartesi

bacalar

güzel parlak güneşli gün her yer rengarenk boş boş gezmek bu ışıklar arasında, umarsızca -aklında tek bir hayal olsun diye direnmek zihnine- hayal etmek.bir an ve birden biter söner ışıklar kara bulutlar mikail'e okkalı bir küfür  neye yarar mikal'in bir kabahati yok ki "yarde iman kalmadi ho nayino bilmeyi hallarumi" uzun ve umarsız yolculuklarda iken kalbin efendisi zehir zemberek bir zaman dilimi akmaya başlar andan itibaren. yoldan geçerken  kendi yolunda ilerleyen ve oldukça da nostaljik anlara vesile olan çokça da hayal kurduran trene bile sövüyorum. "sevdaluk ince maraz" derken durulur ve düşler anılar üşüşür zihne bir tebessüm konar konar dudakların arasına. eller cebe gider ve hüzünle karışık bir mutluluk dolanır kan yerine. onsuz olunmazdı ki diyesi gelirde yol boyunca kafayı bulmuş edasıyla dolanılır. "vazgeçersek eğersa da nayino döksünler kanumuzi" bacalara dilekler çamurla dilenir. "çatma kaşlaruni da al vereyim bu cani"..

29 Nisan 2011 Cuma

merhaba

uzun bir yolculuktu
 yan yana birbirini görmezden gelerek geçen 10 dakika
uyukluyor numaraları, pencereden dışarıyı seyretme çabaları
sen de biliyor muydun yada benim gibi (gitmem gerek yanına konuşmalıyız) düşünüyor muydun
nezaketen öne doğru eğilen bir baş göz göze gelince..

hep kaçak bir tavır tekila misali hemen içip kaçsam düşüncesi
ne varki dönünce başın rüzgarından
sadece bir baş sallarsın (korkaklıgından yada senden cesaretını caldıgı ıcın hırsından)
ve uzaklaşir gider..