Şehirler arası otobüs kokan bir amca ile tanıştım. Şehirler arası otobüslerin genel geçer bir kokusu var mıdır genelde bilmiyorum da ben her şehirler arası otobüse bindiğimde (ki sık sık bunu yaparım) aynı kokuyu duyarım. Amca bana bir şeyler anlatıyordu anlatmasına fakat ben pek dedikleriyle alakadar olamıyordum. Sesi çok derinden ağır ağır geliyordu hani yüksek bir yerden geçersin de aşağılardan ama çoook aşağılardan bir su sesini andıran mırıltılar duyarsın ya onun gibi bir şey. Ben amcanın kokusuna takılmıştım. Acaba böyle bir koku satılır mı ki yurdum parfümerilerinde yada kolonyacılarında . Alsam mı ki iyi de bu kokuyu sevmiyorum her gidişimde ve gelişimde ( bu gelişler geldiğim yere göre gidişler) bunaltıyordu beni. Şoför amcalar muavinler aklıma gelirdi bide ağlayan bebekler. ağlamayan bebek olabilir mi acaba. Amca hala konuşuyor, dinlemediğimi anlamış olacak ki dürttü beni dinliyorum edası takındım o anda. Aklım o kokuda kalmıştı şaşırmıştım uzun zamandır o kokuyu duymamıştım. Gitmek geldi içimden nereye olursa diye geçirdim sonra geçti tabi.
Kafam şehirler arası kokuyla, gidişle gelişle doluyken birine çarptım sonra çarpıldım. İşsizdim başı boştum çarpılasım geldiyse demek ki. Aval aval suratına baktım hiç bir şey demeden. O da bana bakıyordu ama o nasıl bakmak öyle çok hüzünlüydü. hani otobüste eve giderken yüzünü cama dayamış ve keder dolu dışarıya bakan kadınlar olur ya camdan yansımasını görürsün ve bu nasıl bir hüzündür dersin işte öyle bir hüzün. "Senin sayende aşka inandım" diyesim geldi. Ben bir şey demeden o dedi yok yok demedi kustu. Nasıl bir kusmak hemde ağız dolusu bir haftalık yediği yemeği üzerime attı resmen. Çok sinirliydi dinledim. Acaba sevgilisiyle mi kavga etti işten mi kovuldu diye düşünürken o yüzünde ki hüzün kayboldu yerini masallarda ki kötü cadı mimiği geldi. o an " Yok yok senin sayende değil senin yüzünden aşka inandım" diyebildim ancak. Oysa ki o an uzun zamandır duymadığım kokuyla karışan kafayla onunla her yere gidebilirdim sorgusuz sualsiz. Gel demesi yeterliydi. gidecektim düşünmeden nereye diye sormadan gidecektim.
Sanırım artık eve gitmeliyim bu gün epey yoruldum çok çalıştım. Bunların üstüne bir çay demleyip içmeliyim.
-Tanrı büyükte sanırım yarattıkları küçük-
Kafam şehirler arası kokuyla, gidişle gelişle doluyken birine çarptım sonra çarpıldım. İşsizdim başı boştum çarpılasım geldiyse demek ki. Aval aval suratına baktım hiç bir şey demeden. O da bana bakıyordu ama o nasıl bakmak öyle çok hüzünlüydü. hani otobüste eve giderken yüzünü cama dayamış ve keder dolu dışarıya bakan kadınlar olur ya camdan yansımasını görürsün ve bu nasıl bir hüzündür dersin işte öyle bir hüzün. "Senin sayende aşka inandım" diyesim geldi. Ben bir şey demeden o dedi yok yok demedi kustu. Nasıl bir kusmak hemde ağız dolusu bir haftalık yediği yemeği üzerime attı resmen. Çok sinirliydi dinledim. Acaba sevgilisiyle mi kavga etti işten mi kovuldu diye düşünürken o yüzünde ki hüzün kayboldu yerini masallarda ki kötü cadı mimiği geldi. o an " Yok yok senin sayende değil senin yüzünden aşka inandım" diyebildim ancak. Oysa ki o an uzun zamandır duymadığım kokuyla karışan kafayla onunla her yere gidebilirdim sorgusuz sualsiz. Gel demesi yeterliydi. gidecektim düşünmeden nereye diye sormadan gidecektim.
Sanırım artık eve gitmeliyim bu gün epey yoruldum çok çalıştım. Bunların üstüne bir çay demleyip içmeliyim.
-Tanrı büyükte sanırım yarattıkları küçük-