16 Haziran 2014 Pazartesi

Uydurma Hikaye

    " Ayşe ile tanışmaları ticari bir mesele olsa da ondan hoşlanmıştı. Hafta bir bilemedin iki gün Ayşe'nin yanına giderdi. Eğer parası varsa bu üç-dörtte olabiliyordu. Önceleri onunla vakit geçirmek yeterli oluyordu. Herhangi bir soru sormazdı. Kimsin, nesin, neden bu işi yaparsın, nerden geldin? Bunlar aklına bile gelmiyordu. Zamanla Ayşe'ye alıştıkça sorular sormaya başladı. Ona sert sorular sorup ters bi cevap almamak için soracağı soruyu dolandırıyor şakaya karıştırıyor, çoğu zaman gülerek soruyordu. Ayşe sırandan olan sorulara sıradan cevaplar veriyordu. Ne bir "acındırma" ifadesi, ne bir "melankolik" durum nede "kader" denilecek cevaplar. Düz sade cevaplar, "buralıyım", "istediğim için yapıyorum", "paraya ihtiyacım yok" bu cevaplar Salih'in beklediği veya kafasından geçen cevaplar olmadığı için sürekli daha hırçın sorular sormaya başladı. Kafasındaki cevaplara ulaşmak için çabalamaya başladı. Ayşe anladı ki dediklerine inanmıyor Salih'e kapıyı gösterdi eğer dediklerime inanmıyorsan bunları konuşmamızın bir anlamı yok kısa bir süre hoş vakit geçirdik nede olsa bu kadar yeter dedi. Salih sinirlendi kendi kendine "zaten bir oruspuydu ne diye daha fazla onunla vakit geçireyim" dedi. Aradan zaman geçti Ayşe hayatına devam etti Salih uzun bir süre kendisiyle mücadele ederek gitmedi. 
    Salih bir gün kendi haklılığına o kadar ikna olmuş ki Ayşe'ye gitti. Ayşe içeri aldı. Salih kendini doldurduğu için sert heyecanlı ve anlamsız konuşmaya başladı, Ayşe'ye saldırmaya onu sorularla ve kafasında kurduğu kurmacalarla sıkmaya başladı; yine de Ayşe dinledi cevap verdi ama verdiği cevaplar Salih'i tatmin etmiyordu çünkü düşündüğü cevaplar değildi. Salih'e yeniden kapı gösterildi ve Salih içindekilerle yeniden kendi başına kaldı."

 İnanmak istediğine inanır insan. İnandığına ulaşmak için bin bir sebep bulur en nihayetinde bildiği -kendince- kesinleşir. Azıcık etrafın önemli olması gerekir. -tamam sikleyip siklememek önemli değil en azından kulak kabartmak gerek- Belki mantıklıdır, mantıklı konuşuyordur.
        Niyet okuması yapmak tehlikeli olabilir. Bu yola girmeden muhatabın dinlenmesi daha akılcıdır.

Evet sayın okuyucu -sayın dediğime bakma öyle laf olsun diye diyorum, saygın olup olmaman umurumda bile değil bence seninde olmasın- bu hikeye uydurma bir hikayedir. İster inanırsın istersen okuyup geçersin.Uydurma hikayeyle/hikayelerle kimsenin kafasını sikmemeniz temennisi ile- aslında bunu yapmanız hiç umurumda değil-

-belkide bu hikaye gerçektir-

12 Haziran 2014 Perşembe

Dağ teperiz

gitme
yollar hep yerinde
hem acelen yok ki
ne bu telaş bir yere mi yetişeceksin
ruhlarımıza ışıktan kaftanlar dikeriz
yıldız parçalarıyla süsleriz


sabaha çok var
kaç güneş doğacak bensiz yüzüne
güneşlerle aydınlatırız yollarımızı
ışıktan kaftanlarımızla geçeceğimiz
güller menekşeler olmaz belki 
hem sen sevmezsin zaten kırı bayırı
çöllerde yürürüz 
gitme

gidersen duyamazsın sana dizdiğim methiyeleri

-tehditkar mı oldu biraz-

iyisimi sen gitme 
biz gidelim beraber gidelim
marsa çıkarız
zarifoğluna selam çakarız
aydan dünyaya sarkarız
gitme sen 
sana gece masalları anlatırım
uydurmada olsa
hem daha "mor koyunu" anlatmadım

demircilere dövdürürüz kalbimizi
mühürletiriz birbirimizi
gitmezsen iyi oluruz
sınırlar aşarız 
dağ teperiz
düz ovada kendimizden geçeriz
yaz oluruz
kış oluruz
baharda yeniden severiz

sevmek dedimde
gitme sen 

1 Haziran 2014 Pazar

en heyecanlı yeri

"... şimdi mesajda beni öptüğünü söylemişsin öpsene"

"bu deftere sakın kurşun kalemle yazma olur mu? ... Bazen kaldıramıyorum işte senin olmanı, bu kavramı... Benim kafam çok karışık. Tek emin olduğum şey senin benim yanımda olman.... İtiraf edeyim seni, seninle olmayı yiyip bitirecekmişim gibi... Hep sonunu bekliyorum bu yüzden şimdiye veremiyorum kendimi"

Ne olursa olsun bitiyor. Bitmek zorundaymış gibi bir anda bitiyor en heyecanlı yerinde. Önceleri suçlu ararsın, zaman geçer saçma olduğuna inanırsın, bitebileceği için bitmiştir, sadece bitmiştir.