12 Aralık 2010 Pazar

az biraz şizoluk

A: ne zaman gece oldu anlamadım birden karanlık bastı az önce çay bahçesinde oturup çay içiyorduk
Z: yazan öyle istedi de ondan
A: ne yazanı ne diyorsun olum sen?
Z: salağa yatmasana olum biz birer kitap karakteriyiz. biri var bizi yazan ne yapacağımızı söyleyen ve bizi yönlendiren.
A: ne yani biri mi beni yönlendiriyr şimdi. madem öyle neden bunları düşünüyorum ki:)
Z: o yazdığı için tabi ki, o böyle konuşmamızı istediği için biz böyle konusuyoruz.
A: s..tir git başımdan ya dalga geçme benimle salak mı bu yazan lavuk, neden kendi yazdığı karakterin kendisi hakkında olumsuz düşünmesini yazsın ki?
Z: yazan birileri okusun diye yazıyor ve okuyanlara kendisinin nasıl muhteşem yazdığını anlatmak için böyle yazıyor işte. okuyanlar vay be adam karakterleri bile kendisi ile konuşturuyor desin karakterleri kensini eleştiriyor desin.
A: olum saçmalama ya maden zekasını konuşturacak niye kendini ele versin bu şekilde yapmak istediğini açık açık anlatsın?
Z: mesele burda başlıyor işte anlasana be olum az önce sofistike konuşmalarla tavladığın kızları anlatıyordun. nasıl zekanı kullandığını, soyutluktan dem vurduğunu anlatıyordun ne oldu bunu mu anlayamadın?
A: o halde o söylediklerimde benim fikirlerim değil biri benim yerime düşünmüş beni aracı olarak kullanmış!
Z: aferim bak anladın işte :)
A: vay p.ç kurusu vay, kendi artistliğini göstermek için beni, bizi kullanıyor demek!!
Z: olsun bak en azından varız. şimdi bizi de hatırlayanlar olacak, kimbilir belki bizi konuşacaklar:)
A: bilmem ki nasıl olur. dur dur.. bizi ne diye konuşacaklar adımız bile yok bak ne diyecekler bize. bak lan bu sözüm sana yazan her kimsen kadın veya erkek dinle bizimle prim yaptın veya yapmak için çabalıyorsun, bari bize bir isim ver okuyucu bizden bahsederken bir harften fazlası olalım..
Z: olum saçmalama bu da bir taktik anlasana
A:  neymiş o taktik çok bilmiş yazarım?
Z: ayıp oluyor ama ben seninle konuşuyorum sen tutmuş ne yapıyorsun:(
A: salak mısın lan seni kim konuşturuyor sanki..
A: lan yazar bize şöyle afilli bir dünya yazsana. şöyle şahane bir ev çokça para belki birde güzel ve zeki bir kadın ha olmaz mı?
Z: bence yazmaz yazsa da oraya başka bir hüzün koyar başka bir acı verir.
A: niye lan?
Z: olum acı ve hüzündür prim yaptıran, onlar olmadan olmaz okuyucu azalır.
A: bi dur lan sen karışma belki o da tutar ne biliyon?
Z: insanlar bolca hüzünle yaşadığından çok mutlu bir yazıya masal der geçer okuma zahmetinde de bulunmaz..
A: lan dur.. dur lan napıyon bitmesin burda yazı daha çok söyleyeceğim vardı.. bırakma lan kalemi dur hadi biraz daha konuşayım olmaz mı hadi lan yazar biraz daha belki kendimi anlatırım ha olmaz mı? lan lan .....

bilemedim ki

Böyle başlıyordu saçmalama seansları. Okkalı bir küfür salıyorum, ardından bereme sığınıp yol alıyorum güzel sıcak evime. doldurup çayımı yaktıktan sonra sigaramı değme gitsin. az önce ne olmuştu unutmuştum bile. hal bu ki unutmam demiştim hem kendimi hemde seni kandırmışım napayım böyleyim işte.
    susup dinliyordum katılmıyordum oysa ki söylediklerine aşağı tükürsem sakal yukarı tükürsem sakal -bende öyle bir sakal var ki- hep merak ediyordum sonuç ne olacak diye baktım ki boşmuş hemde bomboş bi s..tir çektim. -içimden ama- sensiz hayal kuramazdım sanırdım ne gafilmişim arkadaş bende.
yoldan geçerken etrafta ki kaldırım taşlarını sayardım dalar giderdim kaldırımsız yolda yürümek işkence gibi gelirdi. köye gidince kaldırım olmadan da yol yürümek zevkliymiş.anlayacagınız denemeden bilemezsiniz.