5 Mayıs 2016 Perşembe

Bela Bilgelik

çok becerikli olmayalım
ne kadar bilirsek 
o kadar kusur görürüz
hele bi de çok, çok fazla şey gözümüze takılırsa
takılanları süzgeçten geçirecek aklımız çoksa
işte o zaman üzülürüz

bilmek güzeldi
akıllı olmak önemliydi
ayrıntılar önemliydi önemli olmasına da
ayrıntılardı bizi soğutan çoğu şeyden
belki bilge değildik
o kadarda mütevazilik yoktu hamurumuzda
kusurları gördük ve kabullenmekte zorlandık
öğrenmiştik yargılamayı bizim gibi olmayanı


dünyayı kirletiyoruz 
mütevazilikten uzak bilgimizle


-evde üç çeşit çay bardağı vardı 
sıraya koyamayacak durumdaydılar
kirlilerdi yıkadım ama kurumamışlardı
kurumamış bardağı nasıl yerleştirecektim rafa
küçük olanları arkaya koyacak 
bir büyüklük sırası yapacaktım
benim için oldukça önemliydi
büyük olması bardağın
tabi bu ikincil bir boyuttu
ilk ve asıl olan çay bardağı olmasıydı-


hep tuhaf ayrıntılara takıldık
hep kendimizi mühim zannettik
bir kabın doluşunu izlerken 
kaç saniyede dolacağını tahmin edip 
dolmasını izlerken saydık


kendimizi uzaklaştırdık insanlardan bilgimizle
hiçte saygın olmayan bilgimizle

6 Mart 2016 Pazar

Ne Kolay

-Korkuyoruz-

Sevilmekten korkar mı insan
Sevmek ne kolay oysa ki

Vazgeçmek zor 
Bu mu bizi korkuya salan

Vazgeçmek

Yeniden sevinmek
Yeniden karıncalanması karnının
Bi gözün telefonda olması
En güzel ihtimal 
Bi kargonun gelmesi
Yeniden üzülmesi
Küsmesi 
Barışması

Oysa sevmek ne kolay 
Zor olan vazgeçmek
Çok mu abartıyoruz
Kendi hislerimizi
Çok mu çekiniyoruz üzülmekten
Fakat biliyoruz 
Kaçınılmazın o olduğunu

Hikayelerimiz var
Bol hüzünlü
Bol sevinçli
Hep olmayacaklar mı onlar
Hep biri bitip biri başlamayacak mı

Korkuyoruz sevilmekten
Kendimizi yeniden anlatmaktan
Yeniden kendimizle yüzleşmekten

Ondan mıdır 
Hep eski hikayelerimize 
Dört elle sarılmamız
Ondan mıdır korkumuz acaba

Oysa sevmek en kolay

20 Aralık 2015 Pazar

Çoğunluk

Nerdeysen
Kimleysen
Önemi yok

O kadar önemsiz ki 
Dönüp dönmemen 
Yer ve zamandan
Kişilerden bağımsız
Bu hissetmek


Bi önemi yok
Neyim olduğunun
Sevgilim
Dostum
Arkadaşım
Veya herhangi bişeyim
Hatta hiç bişeyim

Tek önemli olan 
Sana ulaşım kanallarını
Açık bırakman


" çok olmadığımız kesin
Çok olan tarafta değiliz
Çok olan tarafta olamayacağız*"

30 Ekim 2015 Cuma

oysa yalnızlık

bir kere girdimi bedenine kin
çıkmak bilmez
yavaş yavaş evini alır canının
bahçesini kaplar
bağını örter


bir kere izin verdin mi ona
-ki kendisi çok arsızdır-
sarar sevgilerini
ve
sevdiklerinin gölgesini
ve
kendi gölgesinde boğar
yalnızlığını
artık sen yalnız değildirsin
sözgelimi bir kin taşırsın içinde 
ve
o artık herkese kafa tutandır

kararmaya başlar gözlerinin ışıltısı
ellerin daha titrek olur
yüzün daha buruş buruş
-yılların kattıklarından daha da fazla-
her bakışın sana ait değildir artık sadece
daha kalabalıksındır 
içinde taşıdığın onca gölge vardır
mesela önceden sevdiklerinin
mesela sevgililerinin
gölgelerin gücü adına
artık kişneyen kine aitsindir

artık yalnızlık nedir bilmeyeceksin
her an birileri olacak içinde 
kinini besleyen azılı bir öcü gibi

oysa 
yalnızlık 
herkese gülümseyip 
yoluna devam etmek değil de nedir

27 Ekim 2015 Salı

ince parmaklar

ince parmakların titriyordu
titretmek isterken başkasını 
karşısına çıkılmış gibi tanrının

ne önemi var hangi tanrı olduğu
sen cezalandırmak istiyordun 
titreteni seni sinirden
olmadı ince parmaklı
gece saçlı
sadece kendine ceza verdin

gülümsemek durumundaydım karşında 
o kadar anlıyordum ki seni 
bir anlamak anca bu kadar ak pak olurdu
işte o an gökten taş yağsa 
sağımıza solumuza düşer de bize denk gelmezdi
öyle bir an ki anlar arasında 
sigara üstüne sigara yakasım geldi

bir endişe aldı halkı
ortalıkta dolanmaya başladılar
bu felaket nasıl olmuştu
nasıl olabilirdi
ne mümkündü böyle bir şey
anca bu efsanelerde olurdu
hem Anka kuşu da yoktu gökte
ve helak olması gereken bir kavim de
ama ve lakin olan olmaktaydı
sen parmaklarını ince ince titretirken 
titresin diye başkası
sadece felaketler oluyordu
ben sessiz sedasız anlamsız bir tebessümle 
sadece seni anlamakla meşguldüm

kurbağalar bastı caddeyi
baykuşlar gamdan heder oldu
daha önce baykuş gören olmamıştı bu civarda
nerden geldilerse telef olmaya gelmiş gibilerdi

sonra titrek parmakların duruldu 
ben daha bi anlamsızlaşan gülüşle sırıtırken
felaketler dindi 
herkes işine gücüne döndü
az öncekiler olmamış gibiydi
bir rüyaydı 
herkesin aynı anda
gündüz gözüyle görüp 
hatırlayamadığı

çok çok anlamsızlaşan gülüşüm unutmama engel oldu
nasıl unutulsun 
pişmiş kelle gibi sırıtmana ne sebep olabilir ki 


-parmakların o kadar inceydi ki 
sebepsiz tutasım geldi-

18 Ekim 2015 Pazar

yakarış

bir eskiz kağıdıydı belki
kara kalemle çizilmiş yüzün
haleni unutmuşlarsa demek ki

-biz çok oluruz
sonsuz oluruz biz
sen tek ve sonlu
ben tek ve sonlu-

bir trenimiz eksikti
artık dumanı bile yok 
kederimizi derinleştirecek
kondüktör kalemini unutsa da 
gitmese tren
araba dumanlarına boğulmuş yüzün
kuş kanadındaydı belki
sararmış kağıtlarındaki resimlerin
yüzü buruş buruş
kalbi kara-beyaz
kar yağsa dumanlar üstüne
tüketse aramızdaki soğukluğu


8 Ekim 2015 Perşembe

Mal Seçmeye Gelmişiz

insan ölüme alışır mı
acıya kedere


insanın gözünden uykusu nasıl çalınır
yolda atılacak adımları
akşam saatleri
çay içmeleri
insanın komşusuna gidişi nasıl çalınır

çaldılar
kim çaldıysa çaldı
bok gibi insanlar dolu etraf
pis pis muhabbetler
leş kokan demeçler
zamanı çalınır mı insanın

insan istediği işe giremediği için
sevgilisinden ayrıldığı için
dondurması yere düştüğü için
balonu patladığı için üzülmeli iken
bunlar çocukça kalıyor
bu nasıl mümkün biliyor musun
biz bok gibiyiz
biz malız
öyle malız ki 
mal üstüne mal seçiyoruz

9 Eylül 2015 Çarşamba

Mis Gibi Sokağa Çıkma Yasağımız Var

eğer uğrarsan buraya çok seversin
bak her tarafta hendek var
kurşunlanmış evler göreceksin
kandan yıkanmış ama hala kan izleri olan sokaklar
plakasız numarasız polis araçları göreceksin
tedirginliğin vücut bulmuş halini de

yok canım olur mu
biz 2015'teyiz
artık internetlerimiz var
ha ne kadar giremesekte
akıllı telefonlarımız var
tüh şebekeler kesik

bak sokağa çıkma yasağının ne olduğunu bilmiyordun
aslında biliyordun da
sadece gazetelerde kitaplarda okudun
gel gel
bizim hala mis gibi sokağa çıkma yasağımız var
OHAL'de belki çocuktun hatırlamazsın
sadece okudun
devletimiz bizi üzer mi hiç
alsana gül gibi OHAL
hem de gayrı resmi


çok insan öldü ölüyor
işte bunu hep biliyorsun
her gün görüyor okuyorsun
insan cesetleri buzdolabına kaldırılıyor
çünkü gömemiyorsun
ölünün arkasından rahat rahat yürüyüp ağlayamıyorsun
çünkü mezarlığa giden yollar kapalı

bak
şaşır
doktora gidemeyen insanlar
ilaçlarını alamayan
ekmek bulamayan
bebeğine içirecek süt bulamayanlar


çok geliştik biz çok...

21 Haziran 2015 Pazar

Normal mi?

İnsan neden kendini hep zor duruma sokmaya çalışır? 
Kafasını karıştırmak 
kendini hep aşağı çekmeye uğraşır. 


Bazen bazı şeyler 
göründüğü anlama gelmiyor azizim. 


Kendimizi gerçekleştirmek uğruna 
kendimizi daha çıkılmaz durumlara sokarız. 
Birine doğru düzgün 
senden hoşlanıyorum diyemiyoruz 
seninle konuşmak beni mutlu ediyor diyemiyoruz.

Kendimize hep sınırlar çekmişiz 
kendimize hep olmayacak şeyler söyleyip 
kendi cümlelerimizin kölesi olmuşuz.

18 Haziran 2015 Perşembe

Belli ki

-Bazen birlikte olup susmaktır
Yada ayrıyken sürekli konuşmak-

İçim acıyor beklemekten
Korkaklık tam bana göre
Saçma değil midir
Karşıdakinin anlamasını beklemek
Beklemek can sıkıyor

Pis bir romantiğim belki
Belli ki bunu da çok abartıyorlar
Yan yana olmak yeterince romantik değil mi
İlla başka şey mi gerekli
Mesela içimde 
“Senden birşeyler peydah oldu” demek
Yetmiyor mu romantik olmaya

-Geçiniz efendim geçiniz
Takılmışız işleve 
İşimiz zor-

Zaman dar 
Bu kadar dar zamana ne sığdırabiliriz
Ya da sen ister misin bir şeyler sığdırmak
Tabi canım benimle birlikte
Yani senle ben birlikte
Sarılıp uyusam
Hem bak uykum da kaçmaz artık

-zor susmak belki
Belli ki salaklık
Tabi ki salağım-