28 Haziran 2011 Salı

hayallerin peşinden

Sanji gibi koşturmak  her gördüğün güzelin arkasından
yada sadece yolunda duruyor diye boş vaatlerle teninin kokusunu çalmak
eee nerde kaldı senin beylik lafların hani "bir" vardı "çok" yoktu
hani diyorsunya "yalan" yok "gerçekten hissetmek" var ee nerde dediklerin
aa unuttun mu yoksa hay kör şeytan görüyor musun tüh..
luffy koştursa önden "macera" kokuyor dese..

21 Haziran 2011 Salı

15 Haziran 2011 Çarşamba

kül fırtınası

ellerimi uzatsam öylece dalgınlığa vurur gibi
camı hafif aralasamda oksijen dolsa beynime kan gitse
ecel terleri dökme seansı sona erse
mabel matizden de "kül hece" öpermi beni gözlerini kapatıp..

nuh tanıklık  etse ahvalime gemiyi bırakıp gelmez mi düze
nero roma'yı yakmak yerine yakmaz mı şu suları
ah şu ecel terleri bitse artık
gözlerinde ki balyoz ağırlığını bir giderebilse

"ruhumda ki fırtınalar merihi usandırdı"

eyleyinde geldin fuzuli
can hıraş halime tanıklık etsin
etmez mi leylaya dunyayı dar
mabelden çalmaya devam eder "kül hece"...

medet um

"kaldır kafanı bak kimler can çekişiyor cennette"
saatler tersine akıyor, her an bir öncekinin aynısı
uykular haram cennette bile

sustur tüm saatleri kafanın içinde çalan
eyvallah de demezsen de dermiş gibi yap
onlar her yerde

--hadi iç şu şarabı yavaş acele etmeden

çıkrık yukarı doğru sarıyor boş kovayı
tek bir damla umut kalmamış
haykır tanrına doğru -duymayacak biliyorum-
medet um ondan


--hadi bittiyse şarabın gidelim

9 Haziran 2011 Perşembe

kim nasıl yani..

tanrınız öldü
bu kötü haberi benden duymanızı istemezdim
lakin elden birşeyde gelmez
sizin tanrı varya aslında tam bir sahtekarmış
evet evet sahtekar tamam tamam anlatayım
-canım bi çay koy hele demli olsun
hani diyordu ya size "ben sizi heran görüyor ve izliyorum" "ben sizi dinleyip sizin için en iyisini yolunuza çıkarıyorum" diye
işte o tam bir yalan yok öyle birşey tabi canım
aslında sizi oyalamak ve hani varya şu lanet olası bitmez umut işte onu sömürüyordu haliyle onunla birlikte size de tıklatıyordu
tamam ya sinirlenmene gerek yok muhabbet ediyoruz şurda
-tatlım bide şu kibriti uzatıver hah hay babana rahmet
rahmet dedim de aklıma geldi hani diyordu ya sizin tanrı "affederim sizi benden büyük affedici yok" aslında kendiyle de çelişiyor be "cehennem var" diyor o nasıl iş hani affetmek nerde kaldı.
neyse biz konumuza dönelim
*naptın sen ya nasıl gidiyor hayat
heya şu sınavlarda ne yapacaz ki allah yar ve yardımcımız olsun*
çakal bu cümleyi kurunca nasılda sevindin sen sevin sonra o heves kursağında kalsın diye kurdum bu cümleyi
hadi olum oku bir fatiha
tanrın(ız) öldü..
-canım ya şu demliği yanıma koyu ver bi zahmet..

tamamen özentiyle yazılmıştır

bakınca bana belki kendimi mutlu bir anne gibi hissederim
-tamam cinsiyet farkı olabilir de benim kasettiğim mantığı akıllım
cigara parası verilmiş bir şarapçı gibi hissederim belki bakınca bana
bir yudum şarap alıp yakınca cigarayı oh bee dünya varmış
sakallarımda epey uzadı 
halim bir mandolin neşesi gibi
bakınca bana boş sokakta uçan naylon torbayı gördüğüm gibi sevinirim belki

"haydi içte çay koyayım.."

6 Haziran 2011 Pazartesi

tek "soylu"ydun tanıdığım

adreslerinde 
yokluğunu kıyamaet bilerek özlüyorum..
hiç tanımadan seni
bazı bazı muhabbetlere konu oluyorsun
avazım çıktığı kadar anlatıyorum
"hala çok güzel senden bahsetmek"




meclise düşünce senin adın 
tavrın başka adlarda
seni anımsıyorum 
her dediğim sanaydı
pamuklar sarıyorum doluyorum kulaklarıma 
ağzıma
beyudedir biliyorum seni anmak
"hala çok güzel senden bahsetmek"




dolamışken sen tüm kılcallarını
her bastığım toprak parçasına
attığım her adımda 
canını acıtır korkusuyla 
"kuş yumurtaları serili ayaklarının altında"
yürüyüşü takınıyorum
aheste atarken tüm adımlarımı 
soğuk kanlı diyorlar
nerden bilsinler ki her karışta sana geldiğimi 
senden uzaklaştığımı
"halen güzel seni konuşmak"




kimseler dinlemesede beni
bir bakarım yaz olmuş
kol kırılır yen içinde kalırmış
iyide sen yoksun
"kiminle sevişsem seni aldatıyorum"
şarabı kimseyle içemiyorum sıcak sıcak
sen vardın o şarap kadehinde 
ve ben sana içiyordum




sözlerimdi bana tek kalan servetim 
ve sen artık yoktun
eski harap bir kitaplıkta yanmıştın
türkçeye çeviremiyorum seni
eski bir mezepotomya destanından kalma söylemler biriktirdim sana
yanımdayken 
çok yanık 
ve bir o kadar komik cümleler geçerdi kafamdan




"çok arabesk kalıyordum her soylu aşkla karşılaşmamda"




sen tanıdığım 
tek "soylu"ydun..

1 Haziran 2011 Çarşamba

çok zor

yüksekçe bire tüneyip, tabakanı çıkarıp sarmaya başlarken tütününü. tüm dikkatini sanki atomu parçalama seansındaymışsın gibi sarıma vermek ve aniden duyduğun "serseri". 
 " bize derler serseri severim onları" geliyor aklıma "şarkı söyle serseri" geçerken aklımdan bir mırıldanma alıyor yine beni. "ben mi seçtim bu oyunu ki seveyim kurallarını... perde açılmadan kendime gelmeliyim... belkide rolümü boş vermeliyim."